Konumuz “Yalın Üretim” ve “Yalın Yönetim” . Bunlar, hayatımızın her alanında değişim yaratabilecek kavramlar. Sosyal hayatımızda, çarşıda-pazarda, her yerde bu kavramlardan ve bu kavramlarla değişim yaratabiliriz/yaratılabilir. Bu haftaki yazımızda günlük hayattan birkaç “yalın” uygulama örneği vermek istiyorum. Hepsi gerçek hikayeler. Etrafınıza bu gözle baktığınızda, sizin de pek çok örnek bulabileceğinizden eminim. Örnek mi istiyorsunuz; kahvenizi pişirdiğiniz ya da çayınızı demlediğiniz süreçleri, yalın bakış açısıyla incelemenizi öneririm. Gördüğünüz kayıplara inanmakta güçlük çekeceksiniz.
Kısa Bilgi: Etrafta, bu gibi örnekler bulabileceğimiz gibi, pek çok konuda küçük müdahelelerle büyük değişiklikler yaratmak mümkün olabilir. İçinde bulunduğumuz sistemin, hangi ölçekte olursa olsun, karmaşıklığından bahsetmiştik hatırlarsanız. Karmaşıklık dediğimiz şey, basit döngülerden ve basit yapılardan oluşur. Karmaşıklık bu basit yapıların biteviye tekrarlanmasından ve birbirleri ile etkileşimlerinden oluşur. Bu bağlamda, karmaşıklığı yönetmek, basit yapıları keşfetmekte ve onları isteklerimiz doğrultusunda yeniden düzenlemekten geçer. Endüstride, küçük adımlarla büyük problemlerin çözümlenmesinden bahsedilir. ( Keizen ) Bu metodoloji, karmaşıklığın yönetimini çok basite indirger. Küçük adımlarla, küçük iyileştirmelerle, büyük sistemde büyük değişiklikler yaratabilirsiniz.
ABC OTO YIKAMA
” Sürekli bizi tercih eden, geniş bir müşteri kitlemiz oluştu. İnsanlar uzun bekleme sürelerine rağmen bizi tercih ediyorlar. Özellikle hafta sonnları çok yığılma oluyor ve uzun bekleme kuyrukları oluşuyor. Hafta içi aynı yoğunluk olmuyor, mevcut kapasite fazlası ile yetiyor. Ancak hafta sonu, kapasiteeyi arttırmam ve bekleme süresini düşürmem gerektiğini biliyorum. Müşterilerden de benzer duyumlar alıyorum. Bu durumu iyileştirmek için yeni elemanlar aldım, ancak durum değişmedi. Yeni elemanlarla bekleme süresini düşüremediğimi gördüm.
Bizim iş dış yıkama, kurulama ve iç temizlikten oluşuyor. Yıkama bölümüne bir araba alıyoruz. İşi biten araba yanındaki bölmeye geliyor. Orada da kurulama ve iç temizlik işlerini yapıyoruz. Böyle olunca da,istediğim kadar eleman alayım, bir araba için gerekli zamanı düşüremiyorum. Bunun üzerine yıkama bölümünü, aynıa nda 2 araba yıkanabilecek şekilde genişletttim ve bir bölme ile ikiye ayırdım. Yıkamanın kapasitesi, eleman takviyesi ile iki katına çıktı. İç temizlik işinin hem yıkamadan, hem de kurulamadan bağımsız yapılabilecek bir iş. Bu işlemi, yıkama işleminden önceye aldım. Böylece, park yerinde sıra bekleyen araçların iç temizliklerini , yıkamaya girmeden önce yapabilir durmuma geldim. Bunun sonucu, yıkama sonrası yapılan iş kurulamadan ibaret kaldı. Kurulama bölgesine tek araba alıyorum, iki kişi yeterince hızlı çalışıyor. Bu şekilde, arada tıkanıklık olmuyor. Bu şekilde bekleme süresini yaklaşık %60 azaltmış oldum. Bu arada, müşteriler için camekanlı bir bekleme alanı oluşturdum. Oraya televizyon , dergiler, internet falan koyacağım. Hafta içi daha çok bayanlar çocukları ile geliyor. Bekleme bölümünü herkesin seveceğini umuyorum. Eleman sorununu, ilave elemanları yalnız hafta sonu çalıştırarak çözüyorum. Hafta içi günlerde çekirdek kadro hizmet veriyor. Yığılma olmadığı için de rahatlıkla ihtiyacı karşılayabiliyorlar. Bunları yaparken ilave kapalı alan almadım. Mevcut alanda düzenleme yaptım. Depoyu, büroyu küçülttüm, bayağı yer kazandım böylece. Müşteri bekleme bölgesi tanmamlandığı zaman, burası oto servis şirketi gibi olacak. Çok güzel olacak… ”
ALİ KAPTAN
İzmir’deki harika kahvaltı yerlerinden biri. Kahvaltılıkların yanısıra börekleri de çok güzel. Hafta sonları inanılmaz bir yoğunluk yaşanıyor. Çok kalabalık oluyor. Buna karşın, servis çok hızlı. Masanızla sürekli ilgilenen birileri bulunuyor. Bekleme yapmıyorsunuz neredeyse. Ortam çok güzel, müşteriler çok keyifli. Kahvaltı zaten keyifli bir şey diyeceksiniz. Ancak yakındaki kahvaltı mekanlarına göz atmanız yeterli. Bir tek Ali Kaptan’da yer bulamıyorsunuz. Öğrendik ki, Ali Kaptan, bu durumlara gelene kadar hayli badire atlatmış. Mekanı önce restoran olarak açmış. İlk iki yıl çok sıkıntı çekmiş. Sonra, börek yapmaya ve satmaya da başlamış. Daha sonra kahvaltı servisi de yapmaya başlamış. Kahvaltı işini iyi yaptığını görünce restoran işinden vazgeçmiş. Yalnızca kahvaltı servisi vermeye başlamış. Hafta içi 13:00 den sonra kapatıyor. Hafta sonları 16:00 ya kadar açık. Ondan sonra dükkan kapalı. Börekler dahil her ürünü yeteri kadar alıyor ve hazırlıyor.
GARİP’in Yeri
İzmir’den Mordoğan’a giderken, Balıklıova’dan geçiyorsunuz. Garip’in yerine uğramadan geçmek olmaz. Küçücük, salaş bir yer. Her zamanki güler yüzü ile karşılıyor. Girişte yiyceğiniz balığı seçiyorsunuz. Çoğu zaman kendidinin önerdiği bir şey oluyor. Bu arada, gruptaki herkesin farklı seçimler yapmasını, sempatisiyle ve reddedilemeyecek balık ve diğer deniz ürünleri önerileriyle geçiştiriyor. Balıkları sipariş verip masanıza geçiyorsunuz. Daha oturmdan masa bir kağıtla örtülüyor ve mezeler yerini almaya başlıyor. Menü standart. Muhteşem bir salata, bol miktarda kalamar, fava, kızarmış ekmekler, tabiiki rakı bardakları, buz da masadaki yerini alıyor. Siz masadakileri iştahla yerken, garip yanınıza geliyor ve “hah hah hah haaa” diye meşhur kahkahasını atıyor. Hatırınızı soruyor. Seçtğiniz balıkların durumu hakkında bilgi veriyor. Meşhur kahkahasını atarak diğer masalara yöneliyor. Balıklarınız geliyor, istediyseniz(!) rakınız da geliyor. Balıklar harika pişmiş oluyor. Balıklarınızla ilgilenirken, salata, kalamar ve fava bittikçe kendiliğinden tazeleniyor. Ta ki, siz “yeter” diyene kadar. Yemek süresince, Garip, masanız birkaç kez daha uğruyor ve meşhur kahkahası ile keyfinize keyif katıyor. Kalkma zamanı geliyor. Hesap konusun- da hayli ilgnç. Kaç kişi olduğunuz, ne balığı yediğiniz ve rakı içip imediğiniz soruluyor yalnızca. Birkaç saniyede hesabını yapıyor ve size tutarı söylüyor. O güzel kahkahasını patlatıyor. Size de bulaşıyor. Hep beraber gülüyorsunuz. Denisin kokusu dahil aldığınız tüm tatlar damağınızda ayrılıyorsunuz.
Garip’in, geçtiğimiz yaz vefat ettiğini öğrendik. Üzüldük. Ölümünden sonra yerine giden arkadaşlar, eski tadı ve düzeni kalmadığını söylediler. Bu durumda, anılarımızda kalmasını tercih edeceğiz. Hiç unutmayacağımız kahkahasıyla. Hah hah hah haaa…
M. Fatih Sütçüler