6 SIGMA VE HAYAT
6 Sigma bir problem çözme metodolojisi. Matematiğe dayalı, ölçmeye ve tanımlamaya dair çeşitli istatistiksel metotlar sunuluyor. Kanaatimiz, bu metotların herkes tarafından kolayca öğrenilebileceği ve günlük yaşam pratiğinde kolayca kullanılabileceği yönündedir.
Önce çözmek istediğiniz problemi tanımlıyorsunuz. Bu tanımlama işi çok önemli. Çerçeveyi, içine büyük resmi yerleştireceğiniz çerçeveyi, çiziyorsunuz önce. Ne istiyorum, ya da müşteri ne istiyor sorularının cevabı bu tanımlamada yatıyor. Bu aşama çok önemli. Problemin ne olduğu belirlediğinizde, bununla ilgili sürecin nerede başlayıp nerede bittiğini de belirleyebiliyorsunuz. Arkasından bu sürecin adımlarını belirlemek geliyor. Resmi daha küçük parçalara ayırıyorsunuz. Bu sırada dünya biraz farklı görünmeye başlıyor gözünüze. Küçük parçaları tek tek incelemeye alıyorsunuz sırası ile.
Her birinin girdisi çıktısını belirlemeye geliyor sıra. Parçalar küçük ama, her küçük parça büyük resim aslında. Küçük parçaları çözümledikçe, büyük resim daha iyi görünür oluyor.
Girdileri, çıktıları parlattıkça büyük resim daha da berraklaşıyor. Her parçanın büyük resmin içindeki yerini ve önemini daha iyi kavrıyorsunuz.
İş bununla bitmiyor. Sapla samanı ayırmak gerekiyor. Bunun içinde “ölçme” adına bir şeyler yapmak gerekiyor.Ölçme denilen şey aslında bildiklerimizi, bilmediklerimiz içinde adımlamaya,karışlamaya benziyor. Karış hep aynı,adımlar hep aynı uzunlukta olmalı. Öyle ki, el-ayak değişse bile sonuçlar değişmemeli.Tekrar tekrar adımladığınızda hep aynı mesafeler çıkmalı.
Bundan sonra işin içine büyü karışıyor. Küçük resimlerden hangilerinin, başta tanımladığımız problemden en çok sorumlu olduğunu kestirmek hatta kanıtlamak gerekiyor. Bu biraz büyücülük gerektiriyor.
Büyü, doğadan geliyor. Birbirinden ilgisiz olaylar ile ilgili ölçümleri grafik kağıdına yerleştirdiğinizde hep aynı eğriyi elde ediyorsunuz. İşin büyüsü burada. Buna normal eğri deniyor. Kavisli biçimine bakınca eğri deniyor, aslında hep de doğruları söylüyor. Değişkenlik diye bir şey olduğunu ve bundan kaçamayacağınızı ama kontrol altında tutabileceğinizi söylüyor örneğin.
Çan eğrisi de deniyor. Adım, karış ölçtükleriniz bu eğriye uyuyorsa gerisi kolay. Her şeyi “normal” buluyorsunuz ve çözümler size göz kırpmaya başlıyor.
Buralarda biraz karıştığınızı hissediyorsunuz. Matematik tüm hünerini döktürmeye başlıyor. Büyük resim biraz bulanıklaşıyor gibi oluyor. Küçük resimden, zaman zaman büyük resme gidip aradaki bağlantıları ilişkileri gözden geçirmek ihtiyacı hissediyorsunuz. Öyle böyle, nedenlerin ve sonuçların pek çok değişkene bağlı olduğunu anlıyorsunuz. İşin sırrı, değişkenliği belirlemek ve kontrol altına almak gibi görünüyor.
Buradan sonra “analiz” aşamasına geliniyor. Girdiler ve çıktılara dair yapılan ölçümler matematiğin gizemli dünyasında yoğruluyor ve aralarındaki ilişkiler saptanıyor bir bir. Diyor ki matematik; budur senin sorunun ve çözümün. Matematik dediyse doğrudur deyip, işe koyuluyorsunuz. Çözümleri hayata geçirmek te büyük çaba gerektiriyor. Matematik yine size eşlik ediyor.
Sonra da her şeyin planladığınız gibi yürüdüğünden emin olmak için bir yol bulmak gerekiyor. ” Sürdürülebilirlik ” gibi yaman bir konu çıkıyor karşınıza.
Ne yaptık?
Neye yaradı?
Ne zamana kadar?
Soruların arkası kesilmiyor.Soru soruyu doğuruyor .
Matematiğin gücüne hayran oluyorsunuz. “Matematik yoksa, gerçek te yok” . Ya da, ” Matematiği olmayan, gerçekten de yok! ” Matematik, biz farkında olmasak ta yaşamın her yanında hükmünü sürdürüyor.
Matematik dendiğinde biraz tedirgin mi oldunuz? Endişe etmenize hiç gerek yok. Bilmemiz gereken matematik, temelde dört işlemden ibaret. Gerisi ön yargısız ve nesnel şekilde akıl yürütmeye kalıyor.
Düşünmek, düşünceleri sıraya koymak, olasılıkları değerlendirmek ve sonunda bir karar vermek gerekiyor sorunlarımızı çözmek için.
Biz, 6 Sigma durumlrı ile yaşamın durumları arasında büyük bir benzerlik olduğunu düşünüyoruz. Ne dersiniz?
6 Sigma ve yaşam üzerine daha söyleyeceklerimiz vardır. Çünkü, yaşamı da güzel bulmaktayız, matematiği de.
M. Fatih Sütçüler